Süt Zararlımıdır?

süt

Süt harbiden zararlı mı?

Süt konusundaki tartışmalar devam ediyor. Süt gerçekten faydalı mı yoksa faydasız mı?

Süt ve süt ürünleri dünyaya geldiğumuz anda anne sütü ile yaşamımıza girerek ömür boyunca temel besin maddelerimizi oluşturmaktadır. Protein, karbonhidrat, yağ ve vitamin mineral açısından en zengin naturel kaynaklardandır. Süt ürünleri içerisine peynir, yoğurt, tereyağ, krema, süt tozu, kefir şeklinde ürünler girmektedir. Muayyen kimyasal değişimler geçirdikten sonra formuna kavuşan bu ürünler sütün bazı özelliklerini göstermeye devam edebildikleri gibi bazı özelliklerini kaybedebilirler. Peki süt ve süt ürünleri sağlığımız için sandığımzdan ne kadar yararlı ne kadar zararlı?

Süt ve süt ürünleri hayatımızda ne kadar role sahip?

Süt ve süt ürünleri hayata merhaba dediğumuz anda anne sütü ile hayatımıza girerek ömür boyunca temel gıda maddelerimizi oluşturmaktadır. Protein, karbonhidrat, yağ ve vitamin mineral açısından en zengin doğal kaynaklardandır. Süt ürünleri içine peynir, yoğurt, tereyağ, krema, süt tozu, kefir benzer biçimde ürünler girmektedir. Belirli kimyasal değişiklikler geçirdikten sonrasında formuna kavuşan bu ürünler sütün bazı özelliklerini göstermeye devam edebildikleri gibi bazı özelliklerini kaybedebilirler. Peki süt ve süt ürünleri sağlığımız için sandığımzdan ne kadar yararlı ne kadar zararlı?

Diyetisyen emre uzun açıklıyor:

Anne sütü

•    doğumdan sonraki ilk 7 gün anneden salgılanan süte kolostrum denmektedir. Halk içinde ağız sütü olarak da tanımlanan bu süt, az oranda ifrazlanan, sarımsı renkte ve koyu kıvamdadır.

özellikle proteinler, vitaminler ve minerallerden zengindir. Kolostrumdaki proteinler, bebeği hastalıklara karşı koruyan antikorlar ve bağlarırsak direncini artırıcı maddeler içerir. Doğumdan hemen sonrasında, ilk besin olarak kolostrumun verilmesi, bebekleri dış ortamdaki bakterilere karşı korur.

•    anne sütündeki proteinlerin % 60-80’i biyolojik değeri ve kullanımı yüksek olan whey proteinidir. Anne sütü proteinlerinin vücut proteinlerine dönüşüm oranı %100 ’dür. Bu özelliğe sahip başka bir besinin olmaması, anne sütünü eşsiz yapmaktadır.

•    anne sütündeki elzem yağ asitleri miktarı inek sütündekinden beş kat daha fazladır. Epa ve dhaiçerir, n6/n3 nispetı dengelidir.

•    anne sütünde 20’den fazla enzim bulunmaktadır.

•    inek sütündeki demirin % 5-10’u emilirken anne sütünde bu nispet % 50-60 olup demirin biyoyararlılığı yüksektir.

•    bebeğin henüz tam olarak gelişmemiş sindirim sistemine en uygun hazmı rahat olan bir besindir

•    ileriki dönemlerde hastalığa karşı korumada etkilidir.

•    bebeğin ihtiyaç duyduğu gıda ögelerini eksiksiz tamamlayan en iyi besin kaynağıdır.

•    kronik hastalıkların oluşum riskini azaltır. (obezite, tip 2 diyabet şeklinde.)

•    bebekte alerjik özellik göstermez ve alerjilere karşı korur.

•    bebeğin psikolojik, bedensel ve zeka gelişimine destek verir.

•    bağışıklık sistemini koruyucu etmenleri en yüksek miktarda içerir.

•    çene ve diş sağlığı gelişimi için yararlıdır

Süt ve süt ürünlerinin hastalıklarla ve sağlığımızla ilişkisi nelerdir?

Süt ve süt ürünleri çocukluk ve yetişkinlik döneminde açınma için en elzem besinlerdendir. Sağlıkhttp://www.Duslerbulutu.Com/search/label/sagliklı bireylerin ehil ve dengeli beslenmesi için tüketilmesi önerilen süt miktarı yaş, cinsiyet ve fizyolojik duruma nazaran değişim göstermektedir. Kalsiyum şeklinde spesifik gıda öğesi desteği almak yerine besin olarak süt tüketmenin hastalık ve esenlik açısından daha etkin olduğu dikkatleri çekmiştir. özellikle protein için iyi bir kaynak olan süt proteininin biyolojik değeri 10 üzerinden 9 olup çok yüksektir. çoğu kronik hastalıklar ile de olumlu ve olumsuz ilişkileri de bulunmaktadır.

Bunlardan birtakımları ;

•    hipertansiyon

•    kanser

•    osteoporoz

•    kalp – damar hastalıkları

•    obezite ‘dir.

•  

Hipertansiyon ve süt ilişkisi

Beslenme açısından süt ve süt ürünleri tüketiminin kan basıncı üzerine etkileri oldukca fazladır. Kalsiyum, magnezyum ve fosforun az tüketimi bireysel yada toplumsal olarak arteriyel kan basıncı artışı ve hipertansiyon insidansı ile ilişkili olduğu saptanmıştır.


Yapılan çalışmalarda anti hipertansiyon özellikler gözlemlenmiştir. Bu özellikler süt ve süt ürünlerinin içeriğindeki kalsiyum ve potasyum ile sağlanmaktadır. Azalan kalsiyum alımı arteriyel kan basıncını artırmaktadır. Bu minerallerin alımı arttırılarak kan basıcında azalma sağlanabilmektedir.

Hamilelik döneminde ehil kalsiyum alımının bebeğin kan basıncı üzerine de müessir olabileceği belirtilerek mevzu ile ilgili geniş çaplı araştırmalara gereksinim vardır.

Kanser ve süt ilişkisi

Süt ve kanser ilişkisinin tam olarak açıklanabilmesi için ehil çalışmalar yoktur. Sadece kolon sağlığı ve kolon kanseri açısından koruyucu bir tesiri vardır. 

Kalp damar hastalıkları ve süt ilişkisi

Süt ve süt ürünlerinden, özellikle tereyağından çok fazla yağ alımı olmaktadır. Sadece sütten zarar görecek kadar yağ alımı çok yüksek miktarlarda tüketim ile olmaktadır. Bunun yanında bileşimindeki kolinden ötürü kolesterolün damar çeperinde birikimine zıt etkide bulunan lesitin'in de sütte kolesterole oranla çok daha fazla bulunuşu da dikkate alınarak artık süte ve tereyağına kolesterorden ötürü dolaşım sistemi hastalıklarında olumsuz besin ;maddeleri olarak pek bakılmamaktadır. Süt ürünlerini tamamen kesersek et, meyve ve sebzeler vasıtasıyla ne lüzumlu kalsiyum ne de ehil riboflavin alınabilir.

Osteoporoz ve süt ilişkisi

Osteoporoz kemik yoğunluğunun azalması ile alakalı bir kemik hastalığıdır. Kemik yoğunluğu açısından elzem olan temel gıda öğeleri kalsiyum, fosfor ve d vitamini olup kaynakları süt ve süt ürünleridir. Kemik sağlığı için kalsiyumun haricinde yağ, karbonhidrat ve protein gibi makro besin öğeleri ile fosfor, magnezyum, flor, bakır ve çinko gibi sütün bileşiminde bulunan mikro gıda öğeleri de önemlidir.

En çok kemik yoğunluğu 25-35 yaşları içinde oluşurken, ilerleyen yaşlarda kalsiyum alımı artsa da kemik yoğunluğu artmamaktadır. Premenapozal hanımlarda kalsiyum alımı ile kemik yoğunluğunun incelenmiş olduğu, bir metaanalizde otuz üç çalışma irdelenmiştir. çalışma nihayetinde kadınlarda kalsiyum alımı ile kemik yoğunluğu içinde görünür bir değişiklık saptanırken, erkeklerde bu ayrım önemsiz bulunmuştur.

Fonksiyonel süt ve süt ürünleri nelerdir?

Fonksiyonel süt ürünleri fonksiyonel bileşiklerle zenginleştirilmiş süt kaynaklı besinlerdir. Fonksiyonel süt ürünleri besleyici etkilerinin yanında sağlık üzerine olumlu etkiler oluşturmayı hedefleyen süt ürünleridir. Sağlığa etkileri açısından fonksiyonel süt ürünlerinin kanser, koroner kalp hastalığı, osteoporoz ve besin alerjisi olmak üzere birfazlaca hastalık üzerine etkisi bulunmaktadır. üç gruba ayrılır;•    gastrointestinal bölge üzerine etkisi olan süt ürünleri

•    kardiyovasküler sağlığına etkili süt ürünleri

•    osteoporoz ve diğer durumlara müessir süt ürünleri

Birinci gruba giren ürünler prebiyotik, probiyotik ürünler ve laktozsuz sütlerdir.Bağlarırsak sağlığını korumak ve sindirimi kolaylaştırmayı hedefleyen bu ürünlerden prebiyotik ve probiyotikler geliştirilmiş bakteri içeriği ile bağlarırsak sağlığını korumaktadır. Probiyotikler çok daha geniş bir alana etki ederken prebiyotikler sınırlıdır. Ayrıca kalp sağlığı için de yararlı ürünlerdir. Laktozsuz sütler ise süt ve süt ürünlerine hoşgörüı olmayan bireylerde sindirimi elde eden ürünlerdir.

Ikinci gruba giren ürünler kolesterol ve hipertansiyonu test altına alan ürünler ile omega-3 yağ asitleridir. Lactobacillus helveticus bakterisi ile hipertansiyon üzerinde inhibe edici tesiri bulunan peynir imalı ve sütün fermantasyonunda kullanılmaktadır.

Osteoporoz ve öteki durumlara etkili süt ürünleri sınıflandırmadaki son gruptur. Bu gruptaki ürünler bir kemik hastalığı olan osteoporozu engellemeye, bağışıklık fonksiyonunu arttırmaya ve uykusuzluğu gidermeye yöneliktir. En varlıklı kalsiyum kaynağı süt olup kalsiyumla zenginleştirilmiş çeşitli süt ve süt ürünleri osteoporozu önlemede faydalı etkileri bulunmaktadır.

Yoğurt, süt ve peynir iyi bir kalsiyum kaynağı olarak kalsiyumun kanser riskini azalttığı meydana getirilen çalışmalarla ortaya konulmuştur. Yüksek miktarda kalsiyum alımının kolon kanserine karşı koruyucu bir etki oluşturduğu saptanmıştır. Sadece azca yağlı süt ürünlerinin kalsiyumla zenginleştirilmesi ve tüketilmesi kolon kanserine neden olmasıyla ilişkilendirilmektedir.

En sağlıklı süt hangisi?

Sütler işlenme durumuna göre çiğ süt, pastörize süt ve uht süt olmak üzere 3’e ayrılır.

Pastörize edilmiş sütlerin en önemli özelliği soğuk ortamlar da muhafaza edilmesi gerektiğidir. Soğuk zincir kaybedildiğinde sıhhat açısından zararlı olabilmektedir. Ek olarak bu sütler “gmeşhurk süt” olarak kabul edilmekte kısaca üretimden sonra iki gün içerisinde tüketilmeleri gerekmektedir

Uht süt; çok özel ve fazlaca pahalı teknolojik koşullarda sterilize edilerek mikropsuz şartlar altında steril ambalaj malzemesiyle paketlenerek elde edilmiş süt çeşididir.

Sütün bu işlenme yöntemlerini altını çizdiktan sonra bilinmesi istenilen, her sütün içme sütü olarak değeriendirilemeyeceğidir. Süt iyi bir besin maddesidir diye hiçbir kuşkuya yer vermeksizin içelim şeklinde bir öneriye asla yer verilemez. Süt, mikroorganizmalar için çok iyi bir gelişme ve çoğalma ortamıdır. şu demek oluyor ki bu minik canlılar süt içerisinde rahatlıkla beslenmek için yeterli ölçüde gıda bulabilirler ve hızla çoğalırlar yani çiğ süt içmenin çok tehlikeli bulunduğunu vurgulamak doğru olur.

şayet süt çiğ ise, bu sütün içinde insanlar için tehlikeli olabilecek rahatsızlık yapıcı mikroorganizma varlığını kabullenmek zorundayız. Sadece uht ve pastörizasyon şekilleri ile sağlıklı süt tüketmek mümkündür. Meydana getirilen incelemelerde uzun ömürlü sütlerin naturel olmadığı için sağlıksız olduğu inancının çok yaygın olduğu düşünülmektedir. Oysa uzun ömürlü sütler çiğ sütlere göre daha az risk grubunda olduğu ve koşulları daha iyi olduğundan daha sağlıklı sütlerdir.

Light ürünler mi tam yağlı ürünler mi?

Diyetisyen emre uzun'un araştırmalarına göre süt yağı % 5 nispetında doymuş yağ içermesine rağmen kronik hastalıklar için olumlu etkinlikleri olan konjuge linoleik asit, sifingomiyelin, bütirik asit, miristik asit gibi özel bileşenler içerdiği için sağlık açısından önemlidir.

Süt yağı ayrıca fizyolojik kıymeti yüksek yağ asitlerinin yanı sıra yağda çözünebilen vitaminleri de içermekte ve sindirim özelliklerinin yüksek olması sebebiyle de beslenmede önemli bir yere haiz olmaktadır. Süt yağlarından biri de fosfolipidlerdir. Fosfolipidler kolesterolü çözerek damar tıkanıklığı olarak malum arterios-kleros oluşumunu engellerler.

Süt ürünlerinde bulunan naturel bir yağ asidi olan konjuge linoleik asit sıhhat için bir çok müspet etkiye sahiptir. Kan damarlarında bulunan kolestrol hücrelerinin birikiminin önlenmesini sağlayarak kalp rahatsızlıklarının önlenmesine destek verir, kanserojenik etkisi de vardır. Aynı şekilde yağ birikimini engellediğinden aşırı kiloluluk için de müspet tesirleri vardır. Yağ nispetı azaltılmış ürünlerde içerik azaltıldığı için bu yağların yararlı tesirleri de azalmaktadır. 

Süt ürünleri dediniz. Ya süt? Içmeyecek miyiz?

Hayır. Süt ürünlerini tüketeceksiniz. Peynir, yoğurt, kefir... Peynir, beyaz peynirse klasik ezine peyniri olacak, kaşarsa kars ya da trakya’nın tekerlek peyniri olacak. Veya tulum peyniri.

- ne kadar yiyebiliriz?

Peynirde sınır yok. Istediğiniz kadar yiyebilirsiniz.

Günde 5 yumurta bile yiyebilirsiniz, zararı yok

- bazı diyetisyenler peynir için zararlı diyorlar...

Dilediğiniz kadar peynir, arzu ettiğiniz kadar yumurta yiyebilirsiniz...

- yumurtayı da istediğimiz kadar yiyebilir miyiz? bir zararı olmaz mı?

Isterseniz 5 tane bile yiyebilirsiniz. Fakat yiyemezsiniz ki! Bir de ağız hazzınıza bakacaksınız. şu demek oluyor ki bizler demiyoruz ki, her gün illa 5 tane yiyin. Canınız istiyorsa, yiyebiliyorsanız yiyin ama ertesi gün isteseniz de 5 tane yiyemezsiniz... Fakat 5 adet de yemenizin bir zararı yoktur. Bakın, o yumurtadan 21 gün sonrasında bir civciv çıkıyor. Yumurtanın neresi kötü olacak? Tam bilakis faydası var. Olağanüstü bir besin. Tam bir yiyecek. Hele de bu özgür dolaşan bir tavuğun yumurtasıysa, börtü böcek yiyorsa o tavuk. Fakat börtü böcek yemiyorsa onun yumurtasının yerini tutmaz. O yumurtadan basit rahat civciv de çıkmaz zaten. çünkü omega 3’ü falan yeteri kadar alamıyordur. Ben her sabah mutlaka tereyağına iki yumurta kırıyorum. Fakat yüksek değil kısık ateşte pişiriyorum. Hem gün arasında çok tok tutuyor, bununla birlikte çok besleyici...

- peki hocam neden süt içmeyin diyorsunuz?

Bir kere hangi sütü içeceksiniz? Bırakın kutu sütünü, sütü mandradan alsanız bile kaynatıyorsunuz, biroldukca özelliğini kaybediyor o süt, enzimleri kayboluyor... Bundan dolayı bu sütü alıp ne yapacaksınız? Yoğurt haline getireceksiniz. Aslına bakarsak bizim geleneğimizde de süt içmek yoktur. Yoğurt, peynir yenir. Doğal şu anda peyniri rahat bulabiliyorsunuz da, organik yoğurt bulmak çok zor. Marketten aldığınız hiçbir yoğurt ekşimiyor. Ekşimeyen, sulanmayan yoğurdu yemeyeceksiniz. çünkü arasında faydalı enzimleri yok. En güzeli kendiniz yapacaksınız. Bunun için de sütü ya mandradan almalısınız veya gmeşhurk olanını kullanmalısınız. Yoğurt şeklinde kefir de yapabilirsiniz. Hatta kefir yoğurda bakılırsa bir gömlek daha üsttedir. Kefir de yoğurt da ikisi de mayalandıkça, ekşidikçe değerleri artıyor. Içlerinde bir yığın faydalı mikrop oluşuyor. Faydalı mikroplar insanı başta alerji ve astım olmak üzere birfazlaca kronik hastalığa karşı koruyor. Içerisindeki enzimler sindirimi kolaylaştırıyor. Ayrıca mutlaka omega 3 takviyesi alınsın istiyoruz, her gün minimum 2 gram kadar balıkyağı kapsülü alınmalı. Dün de belirttiğim benzer biçimde hem kandaki omega 3’ü artırır aynı zamanda kanı sulandırır! Tabii bu arada ne olursa olsun zeytinyağı, tereyağı ve hayvansal yağlar dışındaki öteki yağları da azaltmak gerekiyor. Ayçiçek yağı, msıcaklıkr yağı, margarin benzer biçimde yağların rejimden çıkartılması gerekiyor. Pilavı makarnayı elbet önermiyoruz sadece bulgura birazcık izin var. Karatay hoca da karşı çıkmıyor bulgura. Tereyağlı bulgur içine domatesi katarsanız çok leziz ve sağlıklı bir yemek olur.

Baklagilleri iki gün suda beklemeye alın

- hocam ben süt konusuna takılıp kaldım. Süt içmenin bir zararı var mı?

Var doğal. Bir numaralı alerjen süttür.

- siz çocuklara kaç yaşından sonrasında süt önermiyorsunuz?

Ben anne sütü haricinde süt verilsin istemiyorum, süt ürünleri verilsin diyorum. şu demek oluyor ki yoğurt, peynir, kefir... Ek gıdalara adım atar başlamaz derhal. Aslına bakarsanız kefire alıştığı vakit tatlı şey de istemiyor çocuklar...

- benim çevremde insanlar zorla süt içiriyorlar...

Kesinlikle yanlış. Bir defa sütü sıcak işlemden geçiriyorsunuz, içindeki vitaminler, enzimler kayboluyor. Sonra bizim ırkımız süt içmeye çok müsait değil. Sütün şekerini vücudumuz zor sindiriyor. Onun için biroldukça çocukta süt mide bulantısı yapabilir. Tabii bir de bağırsaklarda iyice parçalanmadığı için süt bir numaralı alerjik gıdadır. En çok alerjik olan besinler evrimde insan diyetine son olarak giren gıdalardır. Bunların başında bebeğin annesinin sütünü değil başka hayvanların sütünü içmesi gelir, ikincisi ise buğday glutenidir. üçüncüsü de baklagillerdir. Bu nedenle de baklagilleri, nohutu, kuru fasulyeyi iki gün suda bekletmek gerekir. 8 saatte bir suyunu değiştirerek... Mercimeği de mutlaka suda bekletmelisiniz fakat o kadar fazla değil.

- baklagilleri de konuşalım istiyorum fakat bebek hiç anne sütü almıyorsa ne yapacağız peki?

6 aya kadar mecburen mama vereceksiniz... Fakat sonra yoğurt veya kefir verebilirsiniz.

- ne oranda?

Belli bir miktarı yok. Alıştırmak için önce birkaç kaşıkla başlarsınız, sonrasında bir kase verebilirsiniz. Ama doğal çocuk bu arada başka ek gıdalar da alacak. Bu arada yoğurtta veya kefirde kullanacağınız sütü mandradan alırsanız daha iyi, gmeşhurk şişe süt de olabilir. Kefiri piyasadan da alabilirsiniz şayet meyveli değilse...

- diyelim ki bebek köyde yaşıyor ve günlük süte ulaşmak olası. O zaman içirebilir miyiz?

Hayır. Ben anne sütü haricinde süt içilmesini önermiyorum. O sütü de, keçi sütü de olsa yoğurt yapsınlar. çünkü dediğim benzer biçimde süt bir sürü ısıl işlemden geçiyor, içindeki sindirici enzimler özelliklerini kaybediyor, vitaminler azalıyor. Halbuki siz onu mayaladığınız zaman enzimler tekrar canlanıyor, yeni enzimler, sindirici enzimler oluşuyor. Günümüzde o kadar çok alerjik çocuk var ki, sonrasında astım yahut ottoümmin hastalıklara yakalanabiliyorlar. En büyük sebeplerden biri de süt.

- siz kutu sütleri hiç önermiyorsunuz.

Evet. çok yüksek ısıl işlemden geçiyorlar, süt molekülleri tahrip oluyor, sütün bütün molekül yapısı değişiyor, süt süt olmaktan çıkıyor ve en büyük alerjen oluyor.

- peki ama süt içmezseniz osteoporoz riskiniz artıyor deniyor?

En fazlaca süt içilen ülke Amerika’dır. En fazla osteoporoz de beyaz ameriklılar’da görülür. Ama zenciler yahut latin amerikalılar’da kızılderililerde süt tüketimi azdır. çünkü tıpkı türkler gibi sindiremezler sütü ve kemik erimesi daha azdır onlarda. Sütün içinde kalsiyum yüksek ama bunun emilmesi çok efsunk sıkıntı. Bundan dolayı bu görüş de yanlış. Dediğim benzer biçimde bunun için yoğurt yiyin, kefir yiyin, çok daha iyi... 

Nineleriniz dedeleriniz şeklinde beslenin

- hocam bu söylediklerinizi yerine getirebilmemiz için tüm okullarda seferberlik başlatılması lazım hocam.

Kim yapacak onu?

- iyi ama çocukların beslenme çantasına meyve suyu ve süt istiyorlar... Anne babalar beslenme çantalarına basit diye marketten bisküvi, gofret alıp koyuyor... Ilkokula giden çocukların tamamı benden daha şişman. O kadar hareket etmelerine rağmen...

Size bir örnek vereyim, marmara adası’nda bizim bir tanımış olduğumız öğretmenlik yaptı. Bakıyor hepimiz kutu süt kullanıyor. Diyor ki, “bakın sizin burada keçileriniz var. Tamamen organik besleniyorlar, ağılları bile yok, yaz kış serbestler, çok güzel sütleri var. Bu uht’li kutu sütleri almayın, çünkü o sütler sağlıklı değil, sizin aslına bakarsan keçileriniz var, onların sütünü için, en sağlıklı süt o.” fakat kaymakamlık da sütlerin açıkta satılmasına izin vermiyor. Diyor ki, “ertesi gün bir baktım geniş bir beyaz afiş hazırlanmış, üzerine de ‘en sağlıklı süt ambalajlı süttür’ diye yazmışlar... Kutu sütü konusuna girdiğiniz zaman, ki ben girdim, ‘süt savaşları’ diye, hakkımda bir sürü dava açıldı. Onun için sütçüler de, tavukçular da düşmandırlar bana...

- tavukları yiyecek esasen günah bence... Bir din adamı çıkıp böyle bir açıklama yapmalı bence. Hayvancağızları, bir an önce et yapsın diye dapdaracık yerlerde, kıpırdamalarına bile izin vermeden büyütüyorlar...

Ayağı yere değmeden tencereye düşüyor tavuk, güneş yüzü görmeden. Yumurta tavuklarının da gagaları kesiliyor ki birbirlerine zarar vermesinler diye...

- karnımız doyacak diye iyi mi da işkence ediyoruz bu canlılara hocam. Buna dur diyecek birileri olmalı kesinlikle...

Bu kuş gribi gündemdeyken, “tavuklara başlatılan haçlı seferlerine hayır” diye izahat yaptım. Tavukçular derneği başkanı geldi “iyi hocam da niye böyle yapıyorsunuz, biz insanlara ucuza tavuk üretiyoruz” dedi. “iyi de insanoğluı tam bilakis açlığa mahkum ediyorsunuz. Köylü 3 adet tavuğunu, 20 tane yumurtasını pazarda satıyordu, onları da yapamıyor artık. üç tavuk 10 liradan 30 lira, 20 yumurta da 1 liradan 20 lira. O 50 lirayla, biraz amerikan bezi, biraz un, biraz yağ alıyordu. Onunla geçiniyordu. Bir yandan da o tavuğun etini, yumurtasını yiyordu. Fakat sen onun elinden tavukları aldın ne oldu aniden. Erkekçeğız istanbul’a göç etti, iş bulamıyor” dedim.

- eskiden tavuklar pazardan alınır, kestirilirdi çok iyi hatırlıyorum, o tavukların lezzeti de farklı olurdu... çok daha sağlıklı olduklarını ise herkes biliyoruz...

Bu tavukların kesimi kuş gribinden sonra yasaklandı biliyorsunuz. Biz de kuş gribine kadar pazardan alıp kestirirdik tavuğu. şimdi yok artık.

- beslenme konusunda bir eskiye dönüş olması ve vicdanlı üretim yapılması lazım. Nasıl olacakbu? Insanlara doğrular iyi mi ifade edilecek, onların bunu anlamaları iyi mi sağlanacak?

Biz de onun için uğraşıyoruz işte. En azından ben şunu diyorum, şimdiye kadar ben bunu bilmiyordum diyemezsiniz artık, ben bunu söyledim size söyledim, sonlandı. “ben bunu duymamıştım” diyemezsiniz, şimdi duydunuz, duyduysanız gereğini yapacaksınız.



Share on Google Plus

About Unknown

0 yorum:

Yorum Gönder